Hayatımızın onuncu yılında karşımıza çıkan yabancı dil kavramı, aslında kanıksanamayacak kadar önemlidir. Özellikle üniversite eğitimi sırasında, eğitimin tamamı İngilizce olmayan bölümlerden mezun olan bireyler için ekstra bir stres kaynağı oluşmaktadır. Bu bölümlerden biri olan ‘hemşirelik’ özellikle mezuniyet sonrası yabancı dil kullanımının aktif olduğu bir meslek grubudur. Genel olarak görünmez gibi dursa da, özellikle gelişen sağlık turizm de Türkiye’nin yerini ve önemi bakımından hemşirelere çok fazla rol düşmektedir.
Medihaber internet sitesindeki bir habere göre ; ‘Türkiye’nin sağlık turizminden elde ettiği kişi başı ortalama gelirin 8-10 bin dolar arasında olduğunu söyleyen Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi Başkanı Emin Çakmak, “Dünya turizminde en yüksek gelir sağlık turizminden elde ediliyor. Son 5 yıldır duruşumuzla, aldığımız yolla dünyaya kendimizi ispatladık” ifadeleri yer almaktadır.
Hastanın hastaneye kabulünden taburculuğuna, evde bakımından özel hemşireliğine kadar birebir olarak bakım fonksiyonunu yerine getiren bireyin hemşiresidir.
İleri İletişim yeteneğinin; bir hemşire yetkinliği için, günümüzde çok daha fazla aranan bir kriter olarak karşınıza çıkmaktadır.
Birçok kurum ve kuruluş bunun bir basamağı olarak yabancı dil bilmeyi ekstra bir özellik olarak saymaktadır. Hatta bazı kurum ve kuruluşlarda yabancı dil tazminatı olarak bireyin belli bir yetkinliğin üzerinde ise maaşına yansıyan bir farkla bu yeteneği karşılamayı hedeflemektedir.
Bir diğeri ise hasta ile iletişimin temel basamaklarından ‘anlaşmayı’ içermektedir. Literatüre baktığımızda sözlü iletişim var olan iletişimin sadece %20sini oluşturmasına rağmen, özellikle bakım iletişimi alanında %20lik kısmı, anlayamadan bir girişim yapmamızın doğruluğunu tartışılabilir hale getirmektedir.
Şöyle ki; hastanın midesi yandığı zaman size belki beden dili ile ifade edebilir ama ağrısı olduğu zaman veyahut ciddi halsizlik, yorgunluk, anksiyete artışı, iç sıkıntısı, sanrılar gibi soyut semptomları size aktarması pekte mümkün olmayabilir. Alogaritmik düşündüğümüzde, bahsi geçen semptomlar bile, ciddi bir anemi, hiponatremi, şizofren atağı, anksiyete atağı veya palyatif dönem kansere bağlı ağrı olabilir.
Hastanın bakım ve yaşam kalitesinin arttırılması hastanın yakınmalarına bağlıdır.
Hastanın söyledikleri ve sizin gördüğünüz daima yapboz gibidir.
Bütüncülük buradan sağlanmaktadır. Durum böyle olunca, uluslararası geçerliliği olan İngilizce’nin bir hemşire tarafından, özellikle mesleki anlamda çok hakim olması, hemşirenin en temel yetenekleri arasında kabul görmektedir.
Sonuç olarak, fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik anlamda bir problemden dolayı size bireysel olarak veya kurumunuza başvuran bir hastayı anlamak sorunu çözmenin ilk basamağını oluşturmaktadır. Hastayı anlamak demek, bakım ihtiyaçlarını, örneğin perine bakımı, aftlardan dolayı ağız bakımı, posizyon bakımı vb, doğru tespit edip, doğru hastaya doğru bakımı verebilmek ve tedaviyi ulaştırabilmek anlamına gelmektedir.
Dahası hemşirenin bağımsız olarak hastayla iletişimde üçüncü şahısları araya katmadan doğrudan birinci hastadan bilgi alması, doğru bilgi aktarımında da elzem bir basamak olmaktadır.
Hastanın yabancı olmasından kaynaklı gerekli eski tetkikleri ya da süreci için hastanın ülkesindeki hemşiresi, hekimi veya hastanesi ile görüşürken doğrudan bilgi edinme, hastanın sorunu ortadan kaldırma süresini kısaltmaya yardımcı olacaktır.
Fakültenin ilk yılından itibaren bireylerin kendilerinin kişisel gelişimi açısından, yabancı dili başrolde tutmaları ilerideki meslek hayatlarında ‘bilmenin ve bilginin’ güç olmasının getirilerini fazlaca yaşayacaklarının, var olan bağımsız fonksiyonlarını yerine getirebilmek için bağımlı olmayacaklarının yorumu buradan çıkartılabilmektedir.