ankara escort

gaziantep escortseks hikayeleri

gaziantep escortgaziantep rus escort

Genel

Sinsi Düşman: Hasta Hastane Sendromu

İlk olarak katıldığım bir sempozyumda duymuştum bu terimi: Hasta Hastane Sendromu. Daha sonra kendimde fark ettiğim belirtiler ve ekip arkadaşlarımın yakınmaları bu konunun ne kadar önemli olduğunu fark ettirdi bana. Peki hasta bina nedir? Hasta hastane nedir? Binalar hastalanır mı? Hasta doğabilir mi? Nasıl hastalanır? Hastalık bulaşıcı mıdır? Sorumlu kim ya da kimlerdir?

İnsanların en fazla bulunduğu kapalı ortamların hava kirliliği multifaktöriyel orijinlidir. Kapalı ortamın içerdiği önemli kirleticilerden bazıları sigara dumanı, uçucu organik bileşikler, formaldehit, yanma ürünleri, asbest lifleri, mikroorganizmalar ve alerjenlerdir. Bunlara ek olarak radon, su buharı ve elektromanyetik radyasyon da kapalı ortam havasını etkilemektedir. Binanın kendisi, mobilyaları ve diğer malzemeleri de (boya, izolasyon, halı, zemin kaplama malzemeleri vb) partikül ve kimyasal maddelerin artmasına sıklıkla katkıda bulunmaktadır. Bu şartlarda kapalı ortamlara bağlı olarak bir çok semptom ya da hastalık ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri de Hasta Bina Sendromudur. Belli bir binada yaşarken veya çalışırken ortaya çıkan ancak bu ortamdan uzaklaşınca kaybolan semptomlar, hasta bina sendromu ile ilgili semptomlar olarak adlandırılır. Dünya Sağlık Örgütü’nce Hasta Bina Sendromu; “kişide son üç ay içinde, her hafta en az bir genel, bir mukozal ve bir deri semptomunun bulunması” olarak tanımlanmıştır. Hastalanan bina, eğer bir hastane ya da sağlık hizmeti veren bir kurum ya da kuruluş olursa ve sağlık çalışanları da bu durumdan ötürü etkilenir ve sağlıkları bozulursa bu klinik durum için Hasta Hastane Sendromu (HHS) tanımı yapılmaktadır.

Hasta Bina Sendromu’nu tanımlarken; “kişinin kendisi ile ilintili herhangi bir infeksi­yon yok iken ortaya çıkan ve binadan kaynakla­nan hastalıklar”, hastane infeksiyonu tanımında ise hastaneye tedavi amacıyla ya da herhangi başka bir nedenle gelen kişinin hastalığının dışında hastane ortamından aldığı bir infeksi­yon anlaşılmaktadır. Hastaneden alınan infeksi­yon etkeni, hastane binasını işgal etmiş olduğu­na göre bu, binaya bağımlı hastalıklar (BBH) kategorisinde ele alınabilir. Hastane infeksiyo­nu, HBS olarak değerlendirilebilir ve hatta hasta hastane sendromu olarak da sunulabilir. Hukukçu açısından, bir hastane binasında ger­çekleştiğinden; hastabakıcı, hemşire, uzman doktor, laborant, hizmetli, sekreter vb. görevli kişiler, yatarak ya da poliklinik tedavisi olan hastalar ile onlara refakat veya ziyaret eden sağ­lıklı kişiler risk altındadır. Personel çalışmakta olduğu hastanenin sorunlarından ötürü sağlık sorunları yaşıyorsa, bunun bir meslek hastalığı olup olmadığı sorgulanmalıdır. Her türlü kirle­ticinin çalışanı risk altında bırakması ve/veya hastalandırması iş hukuku açısından aykırı bir durum olup, ortaya çıkan hastalık meslek hasta­lığı olarak değerlendirilmek durumundadır.

Sağlık hizmeti veren personelin iş doyumu ve iş memnuniyeti son derece önem taşımaktadır. Bu nedenle araştırmacılar sürekli olarak tükenmişlik konusunu ele almakta ve konu üzerinde değerlendirmeler yapmaktadırlar. Burada unutulmaması ve üzerinde durulması gereken konu, hizmet verenin memnuniyetinin hizmetin kalitesini etkileyeceğidir. Hizmet sunucunun iş tatmini ve bağlı olarak ortaya çıkan memnuniyeti arttıkça, bunun sunulan hizmetin kalitesini olumlu yönde etkileyeceği elbette yadsınamaz. Ekibin çalışma şartları, çalışma ortamının fiziksel özellikleri, gereksinimlerin karşılanması, çalışanlara sağlanan imkânlar, iş düzeni ve iş akışı sisteminin işlerliği, organizasyondaki konum ve sorumluluklar ile işe ve ortam yoğunluğuna bağlı ortaya çıkan psikolojik baskı ve sorunlarla baş etme gibi durumlar ek bir takım stres faktörlerini doğurmaktadır. Ortaya çıkan iş ortamına dayalı bazı olumsuzluklar ile aynı ortama ait diğer bir takım fiziksel sıkıntılar bazen tek bir unsur olarak, bazen de biri diğerinin üzerine eklenen karmaşık sorunlar halinde kişide isteksizliğe dayalı psikososyal ve fiziksel problemler yaratabilmektedir. Hasta hastane sendromu tüm bunların tetikleyicisi olabilir.

 

Bina ile ilişkili olarak ortaya çıkan olası semptomlar ve klinik hastalık tabloları:

  • Alerji
  • Astım
  • Aşırı isteksizlik/yorgunluk hali
  • Başağrısı
  • Baş dönmesi/sersemleme/göz kararması
  • Boğaz problemleri
  • Burun problemleri
  • Deri-cilt problemleri
  • Gecikmiş tip aşırı duyarlılık pnömoniti=ekzojen alerjik alveolit (EAA)
  • Göğüs infeksiyonları
  • Göz problemleri
  • Hırıltılı soluma
  • Histeri
  • Hasta bina sendromu
  • İnfluenza
  • Mide bulantısı
  • Nemlendirici ateşi
  • Öksürük
  • Soğuk algınlığı
  • Solunum güçlüğü
  • Solunum infeksiyonları
  • Stres

Hasta Hastane Sendromunun Önlenmesi

HHS’den korunmak için; hastane inşaatı planlanırken; yerleşim alanı, bina kurulumu nasıl olması gerektiği detaylı çalışmalar, yöresel, mevsimsel şartlar dikkate alınarak değerlendirmelidir. Hastane yapısı ve bölümleri birlikte düşünülmeli ve bir­çok uzmanlık dalının birlikte hizmet vermede zorlanmayacağı bir ağ kurulumu sağlanmalıdır. Bina sağlık kuruluşu amaçlı yapımına uygun inşa edilmelidir. Farklı amaçla yapılan binaların sonradan devşirmeye tabi tutularak hastane veya sağlık kurumuna çevrilmesi, büyük kay­nak israfına neden olur ve sıklıkla hasta ve çalı­şan güvenliği açısından da risk unsurları taşır. Sağlık yapıları planlamasında, tasarım, yatırım­cı, sağlık tesisi işletmesi ekiplerinin temsilcileri yer almalıdır. Hasta ve yakınlarının mutlu olaca­ğı alanların mimari ve fiziksel açıdan tasarımı memnuniyet ölçümlerinde önemi yüksek olan faktördür. Hasta konforu ve yasal prosedür açısından uyulması gereken kurallar dışında este­tik tasarımının önemli konusudur. Aksi takdir­de, verimsiz bir iş ve/ veya hizmet meydana gelecektir. Bu durum zamanla, bedensel ve zihinsel stres olarak kendini gösterecek; eylemi gerçekleştiren bireyde kalıcı sağlık sorunları doğurabilecektir. Hasta odalarının tek kişilik ve ergonomik olması, refakatçinin de düşünülmesi gerekir. Hasta ve hasta yakını memnuniyeti için; bekleme salonları, muayene odaları, otopark hizmetleri, personel araçlarına ait park alanı planlama kapsamına dâhil edilmelidir. Ayrıca bina yapım aşamasında ve sonrasında havalandırma sistemlerinin bakımına özen gösterilmesi, kapalı ortamlarda sigara içilmemesi, uçuculuğu ve zararlı etkisi düşük bileşiklerden oluşan malzemeler kullanılması, fibröz materyallerin kullanımının olabildiğince azaltılması ve silinebilen yüzeylerin arttırılması, yeni mobilyaların kapalı ortamlara yerleştirilmeden önce havalandırılması, dosya, kitap ve kâğıtların kapalı dolaplarda saklanması, binanın hava girişlerinin yoldan ve diğer kirlilik kaynaklarından uzağa yapılması, havalandırma sistemlerinde etkinliği yüksek olan filtreler kullanılması, filtrelerin bakımının zamanında yapılarak kirlenmelerinin ve kirli havayı geçirmelerinin engellenmesi, yemek ısıtma ve pişirme işlemlerinde aspiratör ve havalandırma fanlarının kullanılması, iç mekanların iyi temizlenerek tozdan arındırılması ve çalışanlara stresle baş etmeye yönelik eğitimler verilmesi önerilmektedir.

Yukarıda sayılan önlemler alındığında, sağlanacak olan etkin havalandırma ile Hasta Hastane Sendromu şikâyetleri ortadan kalkacak ve insanların verimliliği önemli derecede artacaktır.

Sendromsuz günler diliyorum!

Yazar Hakkında

Nurçin Akbaş

Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü

Yazı ile ilgili düşünceni belirt