Günümüzde, görsel ve basılı medyada bir “son dakika haberi” olarak; iki ülke arasındaki bir “savaştan” ya da sivil halka yönelik “terörist” saldırılardan söz edildiğine sıklıkla tanık olmaktayız. Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen savaş/terör saldırıları, orada çok uzun süre gizli kalmamakta, medya aracılığı ve anında erişimle çok geniş kitlelere duyurulmakta, mağdurlarla iletişim kurularak, onlara dünyanın diğer tarafından yardım gönderilmektedir. Savaşın/terörün yıkıcı sonuçları, yalnızca meydana geldiği bölgeyi değil, çok uzaklarda yaşayan insanları da olumsuz etkilemektedir. Mağdurların biyolojik, psikolojik ve sosyal sağlığı önemli ölçüde bozulmakta, dünya genelinde morbitide ve mortalite artmakta ve konu uluslararası bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır (Allender, Rector ve Warner 2010; Hough, Sadler ve Patrician 2003; Kenar 2004; Nies ve Mceven 2011).
Savaş (harp); barış yoluyla halledilemeyen sorunların çözümü için bir devlet veya devletler grubunun, milli güçlerinin tamamını veya bir kısmını kullanarak diğeri ile yaptığı mücadeledir. Savaşlar, insanlık tarihi boyunca iki kabile arasındaki küçük çaplı çatışmalardan, yeryüzündeki nüfusun çoğunluğunu etkileyen düzenli ordular arasında geçen dünya savaşlarına kadar sıralanmaktadır.
İlk tarihi savaş kanıtları; Nil Nehri yakınlarında “117’nci Mezarlık” olarak bilinen yerde bulunan yedi bin yıllık iskeletlerde tespit edilen ok kalıntılarıdır (Anameriç 2010; Kenar 2004). Günümüzde savaşlar, sivil insanların günlük yaşantılarını sürdürdükleri alışveriş merkezlerini, okulları, sokakları, bankaları, otogar ve otoyolları, spor müsabakalarının yapıldığı alanları hedef alacak şekilde; bombalama, ateşli silah kullanma, kimyasal, biyolojik ajanlarla hatta nükleer silahları devreye sokarak “terörist eylemler” şeklinde devam etmektedir (Bridges 2003; Gebbie ve Qureshi 2002; Hough 2003; Kenar 2004; Sarnecky ve Cox 2001).
Düzenli orduların birbirleriyle kitle imha silahları kullanmadan, görece doğrudan yaptıkları konvansiyonel savaşlar oldukça azalmıştır. Savaşlar günümüz dünyasında baskın, ayaklanma ve terörist saldırılar şeklinde, yüksek teknolojinin yaygın olarak kullanıldığı oldukça karmaşık olaylar haline dönüşmüştür (Anameriç 2010; Kenar 2004; Kenny ve Hull 2008; Nies ve Mceven 2011). Bu olaylara; Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanması (1993); binlerce kişinin yaralanarak öldüğü 11 Eylül ikiz kule terörist eylemi (2001); 56 kişinin öldüğü, 700 kişinin yaralandığı Londra Kent Metro’suna (2005) gerçekleştirilen terörist saldırı; 136 kişinin hayatını kaybettiği, 387 kişinin yaralandığı Pakistan Karaçi’de terör saldırısı (2007) örnek olarak gösterilebilir. Daha önceleri bu saldırılar bizden uzak, başka ülkelerde canlı yayınlarla izlediğimiz olaylarken, ülkemizde, yaşadığımız kentte, hatta birkaç saat önce geçtiğimiz caddede meydana gelip, çok sayıda masum insanı etkileyen olaylar haline dönüşmesi mümkündür (Fahlgren ve Drencart 2002; Kelly 2010; Nies ve Mceven 2011). Kasım 2003’te İstanbul’da 27 kişinin ölümü, 450 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan banka saldırısı, 2011’de Ankara Kumrular’da 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalama eylemi ve halen devam eden iç güvenlik harekâtı ülkemizde de bu sorunu güncel ve önemli kılmaktadır.
Savaşlar ve terörist saldırılar; oldukça fazla insanın hayatını tehlikeye attığı gibi sağlık kuruluşlarına hasar vermekte, ilk ve acil bakımı, hasta nakillerini, ileri tetkik ve tedaviyi etkilemekte, sağlık çalışanlarını çaresiz bırakabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü; tıpkı diğer afetler gibi savaşı da insan eliyle meydana gelen, toplumun normal yaşantısını engelleyen, baş etmesini sağlayacak destek sistemlerini yok eden durum olarak tanımlamaktadır (WHO 2006). Sağlık sistemi içinde hemşirelerin, savaş/terör olaylarına hazır olmaları, sağlık hizmetlerinin sunumunun kesintisiz ve etkili bir şekilde devam etmesi için hem kişisel hem de profesyonel olarak niteliklerini geliştirmeleri gerekmektedir (Gebbie ve Qureshi 2002; Hilton ve Allison 2004; Hsu ve ark. 2006; Kelly 2010).
Bu makale, hemşirelik hizmetleri yönüyle savaş ve terör olayını, geçmişten günümüze savaşlarda yürütülen hemşirelik hizmetlerini, savaş ve teröre hazırlıkta hemşirelik eğitiminin önemini ve böyle bir durumda görev yapan/yapacak hemşirelerin sorumluluklarını incelemek amacıyla ele alınmıştır.