Hemşire; hepinizin bildiği ve takdir edeceği üzere sadece hasta/sağlıklı bireyleri değil; aynı zamanda toplumun da sağlığını gözetmek durumundadır. Bütüncül yaklaşımı esas alan mesleğimiz, elbette toplumların psikososyal yapılarını okuyabilmek adına ulusal ve uluslararası gelişmeleri de takip etmede öncü gruplardandır.Bilimin her gün yeni olanaklara yelken açtığı; imkânların gün geçtikçe akıl almaz şekilde geliştiği dünyaya maalesef biz hemşireler ve hemşire adayları tozpembe bakamıyoruz. Küreselleşmenin sebep olduğu boşluk dünyayı adeta parçalamış; insanların birbirleriyle iletişimi; renk, din, dil ayrımından sıyrılacağı yerde ayrılıklarla pişerek dış güçlerin gölgesinde kalmıştır. Bu çürümüşlüğün topluma enjekte edildiği aşikârken, biz öğrencilerin / vatandaşların / her yönüyle insan sağlığıyla ilgilenen hemşirelerin konu hakkında duyarsız kalması düşünülemez.
Günümüz dünyasının -siyah-beyaz yerine gri tonda izleyen- uluslararası ilişkileri dikkate alınırsa; kutuplanmaların taraflarını çözebilmenin hayli zor olduğu söylenebilir. Tarihsel süreçte taşlar, kılıçlar tüfekler eşliğinde izleyen savaşlar, çok uzun olmayan bir geçmişten bu yana bunları tutan insanlarla verilmeye başlandı. Daha açık ifade etmek gerekirse, insanlar devletleri korumak için savaşırken; artık devletler insanları kullanarak devletleri koruyor. Her durumda insan bu süreçte nesne de olsa özne de olsa yer alıyor. Ve yine bizim de değişmeyen öznemiz insan oluyor(du). Sorun da işte burada başlıyor, sağlık hizmetlerinin de önceden öznesi iken insan; bugün nesnesi durumunda.
Görmekteyiz ki teknoloji ile hasta sağlığına verilen değer arasındaki uçurum gün geçtikçe artıyor. Gerek meslek içerisindeki birleşememe, gerekse kurumların bu konuda doğru politika izleyememesi, hatta bazen kasıtlı olarak izlememesi, durumun vehametini arttırmakla kalmıyor, yerini kısım kısım umutsuzluklara bırakıyor. Karşılıklı güven unsurunun asla göz ardı edilmemesi gerektiği her adaya öğretilirken; kurumlarda hastanın hastaneye güveni kalmadıktan sonra ne eğitimin değeri sorgulanabilir boyutta kalıyor ne de adayın kendini geliştirme durumu.
Bir mesleğin güç odağı haline gelebilmesi için; aynı düşünce ve inançları taşıyan belirli sayıda insanın bir araya gelerek bir örgüt yapısı oluşturması; oluşturulan bu örgütün hareketliliğinin bulunması, mesajlarını üyelerine ileten ve geri bildirimlerini alabilen, irdeleyen, istekleri gerekli otoritelere ulaştıran bir yapısının olması gerekmektedir. Hemşirelerin her alanda güç kazanmasının en iyi yolu, belirli amaçlara ulaşmak için birlikte hareket edebilmeleridir. Birlikte hareket edebilme konusunda en büyük güç kaynağı ise mesleki örgütlenmedir.
Mesleki örgütlenme, mesleki özgürlük kazanmak, yenilikleri takip etmek, sorunlara çözüm bulmak, sosyal güç oluşturmak, meslek vizyonu ve misyonunu bilmek için gereklidir. Profesyonel bir mesleğin temelinde mesleki bağlılık ve örgütlenmenin önemi büyüktür. Bir meslek ancak kendine özgü değerleri, mesleğe bağlı, meslek bilinci oluşmuş ve gelişimi için bütünleşmiş üyeleri olduğu sürece profesyonel kimlik kazanabilmektedir. Özellikle mesleki alanda örgütlenme konusundaki bilgi yetersizliği, hemşirelerin bu alanda etkin olmasını ve bir bütünlük oluşturmasını engellemektedir.
Yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde hemşirelerin derneklerine yeterince ilgi duymadığı saptanmaktadır. Bu durumda ülkemizdeki hemşirelerin mesleki örgütlenme bilinçlerinin istendik düzeyde gelişmediği söylenebilir. Hemşirelerde mesleki bilinç ve örgütlenmenin artırılması için okul dönemlerinden başlanarak bu kavramların daha fazla vurgulanması gerekmektedir.
Ülkemizde hemşirelik alanındaki örgütlenme son yıllarda gelişmiş ve hemşireliğin değişik alanlarında genel ve özel amaçları olan dernekler kurulmaya başlamıştır. Öğrenci hemşireler Derneği de (ÖHDER), kurulduğu günden bu yana başta mesleki bilincin gelişimi olmak üzere; mesleki örgütlenmenin sağlanması, bilimsel, mesleki ve sosyal bir platformda bir araya gelme amacı ile etkinliklerini gerçekleştirmektedir. İlk olarak 2006 yılında İzmir merkezli kurulan dernek, mevcut durum itibari ile 57 ilde temsilcilikleri ve uluslararası temsilcileriyle her geçen gün güçlenmektedir. Öğrenci hemşireler adına Türkiye’de kurulan ilk ve tek dernek olma özelliğini de korumaktadır.
Öğrenci Hemşireler Derneği, etkinliklerinde temsilciliklerinin bulunduğu illerdeki üniversitelerle bağlantılı Sağlık Yüksekokulları ve Sağlık Bilimleri Fakülteleri/Hemşirelik Fakültelerinin de desteğini alarak mesleki örgütlenmeyi daha bilinçli ve bilimsel bir zemine yerleştirme hedefine odaklanmaktadır. Özellikle öğrenci sayısının fazla olduğu, gerek akademik donanımı gerek fiziki donanımı ile hemşirelik eğitiminde adından söz ettiren Sağlık Yüksekokulları/Sağlık Bilimleri Fakültelerinin bünyesinde yer alacak temsilcilikler, sadece derneği güçlendirmekle kalmayacak aynı zamanda çok daha fazla hemşirelik öğrencisini mesleki güç zincirinin halkaları haline getirecektir.
Bugün, hemşirelik nedir bilen hemşireler yetiştirme çabasında olan gençler olarak çıktığımız bu yolda, bu alanda emek veren herkesi bir olmaya çağırıyoruz. 2006’dan beri birleştirici olma özelliğimizi, özgür düşünebilme yürekliliğimizi, sesimizi çıkarabilme ayrıcalığımızı koruduğumuz için gurur duyuyoruz.
ÖHDER bu yüzden burada, siz neredesiniz?
Başkan Yardımcısı Canberk Akdeniz
** Aşağıda bilgileri verilen makaleden yararlanılmıştır. Merih, Y. D., & Arslan, H. (2012). Hemşire ve Ebelerin Mesleki Bilinç-Örgütlenmeye Yönelik Görüşlerinin ve İş Doyumlarının Belirlenmesi.