Kadın sağlığı, doğrudan kadın için önemli olduğu kadar, çocuk sağlığı ve aile sağlığı üzenindeki etkisi bakımından önemlidir. Kadınların özel sağlık gereksinimleri geniş ölçüde doğurganlıkları ile ilgilidir. Kadın sağlığı ile ilgili ilk çalışmalar daha çok gebelik hastalıkları ve doğum üzerine yoğunlaşmıştır. Kadın sağlığına yönelik son çalışmalardan en önemlisi, bazı büyük hastanelerin bünyesinde açılan menapoz klinikleridir.
Kadını fizyolojik yönden özel yapan kuşkusuz onun üremesine ve üreme sistemine ilişkin özellikleridir.
Kadın sağlığı hemşireliği de, kadının sağlığı ile ilgili tüm sorunları inceler. Kadınlara verilen sağlık hizmeti daha çok kadının doğurganlığı ve üreme sistemi ile ilgili sorunlara yöneldiği için bu hizmetin ismi ‘Doğum ve Kadın Hastalıkları’ olarak ele alınmıştır. Hâlbuki kadın sağlığı denilince kadının doğumdan ölümüne kadar olan süredeki tüm sağlık durumu anlaşılmalıdır. Bu nedenle bu hizmetler ‘Kadın Sağlığı Hizmetleri’ olarak adlandırılmalı ve bu yaklaşım hizmete daha bütüncül bir anlayış kazandıracaktır.
Üreme sistemi ile ilgili rahatsızlıklar, kadına hem fiziksel hem de psiko-sosyal baskı ve sıkıntılar yaratır. Çünkü kadın, fiziki rahatsızlığın yanı sıra doğurganlığını ve cinselliğini yitirme korkusu, düşük ve infertilitenin getireceği suçlanma duygusu, mahremiyetin tehdit altında olması gibi pek çok duygusal sorun yaşar. Bu sorunların çözümlenmesinde bilgili ve danışmanlık yapabilecek kapasiteye sahip hemşirelere ihtiyaç vardır. Bu hastalar için hemşireler, sağlık ekibi içine kaynak kişi olarak rol oynarlar.
Kadının bakımını planlayan hemşirenin amacı hastayı rahatlatmak, iyileşmesini sağlamak, hastalıklardan korumak, iyileşmesini sağlamak, hatalıklardan korumak ve sağlık düzeyini yükseltmek olmalıdır. Bu bakım sürecinde hemşire hastayı;
- Birey olarak
- Çevresi ile bir bütün olarak
- Onun sahip olduğu sosyo-ekonomik ve kültürel değerleri ile beraber,
- İyi bir ilişki içinde
- Güven vererek,
- Destek olarak ve danışmanlık yaparak ele almalıdır.