Bu yazıyı yaklaşık 7 dakikada okuyabilirsiniz. Okumaya fırsatınız veya ilginiz yok ise en azından okuyabileceğini ve faydası olabileceğini düşündüğünüz bir arkadaşınıza, eğitici iseniz öğrencilerinize, yönetici iseniz altlarınıza göndererek farkındalık sahibi olmalarını sağlayabilirsiniz.
Merhabalar,
25 Aralık 2019 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde ‘Karmaşıklık Dünyasında Hemşire Olmak: Nasıl Ayakta Kalabiliriz?’ adlı bir konuşma yaptım. Etkinliğe katılım çok çeşitliydi. Etkinlik Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi’nden hemşirelerin ve çevre illerden gelen hemşirelik öğrencilerin katılımı ile zenginleşti. Ayrıca Türk Hemşireler Derneği Eskişehir Şubesi etkinliğe çiçek göndererek bizi onurlandırdılar. Bu jest için ayrıca Türk Hemşireler Derneği Eskişehir Şubesi’ne teşekkür ederim.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi etkinliği sonrası arta kalanlarla..
Etkinliğin konusunu genelde ihtiyaçlara göre belirlerim. Çoğu zaman ise insanların ne istediğini tam bilmediğini düşündüğümden bana iletilen konuları mümkün olduğunca farklı perspektiflerden ele alarak farklı alanlara yönelirim. Bu bir kandırmaca değil, beklentilerin üstünde bir yapıya yönelme ve dinleyicilerde farklı bakış açıları geliştirme niyetimden kaynaklanmaktadır.
Bu günlerde hemşirelik mesleğinin geleceği üzerine daha fazla düşünüyoruz. Son zamanlarda bu konu üzerine etkinlik vs yapılmaya başlandı. Bu arayışları ve sorgulamaları bizlere yeniden kişisel geleceğimiz üzerine düşünmemizi sağlaması nedeniyle önemli buluyorum. Birçok paradigma şuan hemşirelik mesleğini değişime zorlamaktadır. Bu değişimin yönünü belirlemek adına hemşirelik camiası olarak paradigmaları iyi analiz ederek bilinçli değişimler oluşturmalıyız.
Hemşirelik camiasında uzmanlaşmayı hemşireliğin kısır döngüsü içerine hapsedilmiş bir yapı olarak gördüğümü belirtmeliyim. Hemşirelik eğitim sistemimiz ise neredeyse sadece klinikte çalışacak temel düzeyde bir hemşireye odaklanmakta. Bu yapıda eğitim alan hemşireler ise mezuniyet sonrası hemen devlete atanma gibi durumların peşinden koşmaktadır. Bu yapı büyük sorunları yanında getirmektedir. Bu sorunların en büyüğü hemşirelikte uzmanlaşmayı ve hemşirelik rollerini sadece en büyük iş veren olan devletin hizmet verdiği sınırlarda bırakarak yorumlanmasıdır.
Bu durum ülkemiz için neredeyse normaldir. Çünkü Sağlık Bakanlığı yeni devlet, hemşirelerin neredeyse %80 işvereni olarak hala baskınlığını korumaktadır. Fakat bunun dışında devletin hemşirelere sunduğu imkanlar eskisi gibi olmadığı ve devlet tarafından özel sektörün teşvik edildiği bir yapı söz konusudur. Bu değişimi sadece ülkemizde sağlık sektörünün özelleşmesinin bir ifadesi olarak özel hastanelerin artış hızı gösterilebilir.
2002 yılından 2015 yılına özel hastane sayısı %107.4 oranında arttığını yukarıdaki görselden görebilirsiniz. Aşağıda ise Sağlık Bakanlığı’nın 2018 Sağlık Yıllığında ise son rakamlar mevcut.
2015 yılında 562 olan özel hastane sayısı 2018 yılında ise 577 olarak kayıtlara geçtiği görülmektedir. Genel yapı itibari ile hastane sayısının artması sağlık sektörüne talep artışına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bu istatistiklerden yola çıkarak bu hastanelere yapılan hasta başvurularına bakmak resme bütünsel bakmak açısından önemli.
2002 yılında hastaneye başvuran hasta sayısı ile 2017 yılında hastaneye başvuran hasta sayısı arasındaki uçurum ve altta görebileceğiniz 2018 yılında hastaneye başvuran hasta sayısı arasında ciddi değişimleri görmek gerekiyor.
Yani hemşirelik eğitimi camiasında sorulan ‘NASIL BİR HEMŞİRE İSTİYORUZ?’ sorununun cevabını bugüne bakarak veremeyiz. Çünkü bugünün ihtiyaçlarına yönelik yetiştirdiğimiz hemşireler en az 4 yıl sonra mezun olacak ve bu hemşire arkadaşlarımız neredeyse 2060-2070 yılına kadar çalışacaklar. Hemşirelik eğitiminde mezuniyet sonrası eğitimde iyi olmadığımız konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum çünkü lisansın tekrarı olan, kağıt üzerinde alınan sertifika programları ve yüksek lisans / doktora eğitiminde ise kendini geleceğe hazırlayamayan bir yapı söz konusu..
Yukarıdaki görsel Türk Hemşireler Derneği’nin 2019 yılında yayınladığı bülteninden alıntılandı. Orada belirtilen rakamları ve ilişkili diğer rakamları tek bir yerde toparlayarak sizlere özet halinde aşağıda sunmak istedim.
Yani bugün ve gelecekte hemşirelik camiası içerisinde kendine yer edinmek isteyen sadece lisans ve üzeri eğitim alan 80 bine yakın kişi var. Sağlık meslek liselerinde hemşirelik bölümlerinde eğitim alanlardan ve daha önce önlisans eğitimi alıp, şuan hala lisans tamamlayanlardan bahsetmiyorum bile.
Bu değişimlerin iyi okumak gerektiği düşüncesindeyim. Çünkü bugün alacağımız her karar binlerce hemşirenin hayatını etkileyecek düzeydedir.
Konuyu dağıtmak istemiyorum fakat çerçevenin bu kadar geniş olduğunu gözler önüne sermek gerektiğini hissettim.
Bugün sadece klinikte çalışacak bir hemşire olarak eğitim alanlar ve klinikte çalışanlar uzun süre oralarda çalışmayacaklarını bilmeliler. Çünkü artık jenerasyon olarak mutsuz ve bize bir şey katmayan bir yerde çalışmak istemiyoruz. Bu haklı bir talep fakat tüm ortamların ideal olmadığını belirtmek isterim. Burada değişkenler sizin kontrol edemeyeceğiniz düzeylerde olduğu için değişebilecek olan tek şey sizsiniz. Kendinizde oluşturduğunuz iç denetim odağı ile kendinize gelecek projeksiyonları çizebilir ve o projeksiyonun gerektirdiklerini yaparak başarılı, mutlu ve tatminkar bir hayat yaşayabilirsiniz.
Bunun ancak üretmekle olacağı konusunda ciddi derecede inandığım düşüncelerim var. Çünkü hemşireler olarak üretmiyoruz. Bunu kötülemek amaçlı söylemiyorum. Zaten üreten insanların oranı her alanda az. Bunu 1-9-90 kuralı ile açıklayalım. Hemşirelik camiasına baktığımızda gerçekten birşeyler üreten ve üretmeye çalışan kişilerin oranı neredeyse (iyimser bakış açısıyla) %1 civarında. Hemşirelik camiasının %9’u ise üretilen şeyi paylaşarak, kullanarak hayatına devam ediyor. Geri kalan %90’lık bir kısım ise genel anlamda izleyici pozisyonunda kalarak geleceğe hazırlanmaya çalışıyorlar. Bu kuralı okulunuzda ders verdiğiniz öğrenci kitlesi üzerinde de düşünebilirsiniz.
Bizim yapmamız gereken kendimize bir alan belirleyip sadece o alanda üretmeye çalışmak..
YÖK’ün yeni yayınladığı dumanı üstünde olan Geleceğin Meslekleri Çalışmaları raporu hemşirelerin gelecekte hangi alanlara yönelmesi gerektiği ile ilgili bir projeksiyon sunmaktadır. Aşağıda görebileceğiniz alanlar çok genel çatıları ifade etmektedir. Mümkün olduğunca bir niş alana yönelmek gerektiğini vurgulamak isterim.
Bu arada benim çatı alanım Tıp Eğitimi ve Bilişim Teknolojileri bunun altında bir çok alanda çalışmalar yürütmekteyim. Burada Aristotales’in İYİ mantık şemasını kullandığımı belirtmeliyim. Ve işe yaradığı konusunda geribildirimler alıyorum.
Bu çatı alanlar altında yeni meslekler oluşacağı konusunda esnek olmalısınızdır. Şuan bu çatı alanların altında bir şey yapıyor ve adını koyamıyor olabilirsiniz. Belki o yeni mesleğin adını siz koyacaksınız. Öncüsü siz olacaksınız.
Bu konuda yakın bir zamanda Dijital Hemşire platformuna gelen bir mesajdan kaynaklanan bir değişimi sizlere örnek olması için paylaşmak istiyorum. Yazımı ise buradan okuyabilirsiniz.
Betül aldı bir arkadaş arayış içerisinde iken bana mesaj attı. Ben ise ona genel önerilerde bulunmak yerine yeteneğinin olup olmadığını sordum. Bana iyi derecede hobi olarak resim çizdiğinden bahsetti. Bende ona medical illüstrasyondan bahsettim. Bu alanda ilerleyebileceğini vs anlattım. Sonra bir kaç örnek çizim yapmasını istedim. Gerçekten iyi çizimler yapabildiğini gördüm. Potansiyelinin yüksek olduğunu görünce bu alana odaklanmasını ve iş dışında tüm zamanını bu alana vermesi gerektiğini ifade ettim. Bu sürecin uzun ve kolay olmadığını ekledim. Çünkü, emek verilmeden bu işlerin başarılmadığını bilmesi gerekiyordu. Aşağıda ise benim gönderdiğim çizimler ve onlara benzeyen kendi çizimlerini görebilirsiniz. Bu alanda var olarak hemşirelere yeni bir iş kolu ortaya oluşturarak işsizlik havuzunu azaltabiliriz. Bu mesleğin gelişmesine neden olarak mesleğin hem görünür olmasını ve itibarının iyi olmasını sağlayarak genel bir yarar sağlayacaktır.
Bu alanlara benzer yeni alanlar ortaya çıkarmalıyız. Bu artık mecburiyet içermektedir. Klinik alanda uzmanlaşmanın önemsizliğinden bahsetmiyorum dikkat ettiyseniz, onlara ek yeni alanlar ortaya çıkarmamız gerekiyor. Klinik alanlarda ise yeni uzmanlık alanlarının ortaya çıkması ve var olanlarının güçlenmesini sağlamamız zaten gerekmektedir.
Bu konuda ülkemizde hemşirelerin transdisipliner bir yapıyı kendi benliklerinde oluşmaları sayesinde en iyi başarıların ortaya çıkacağını düşünüyorum.
Eskişehir’deki sunumda hemşirelerin uzmanlaşabilecekleri alanları aşağıda listeledim. Dünya genelinde ise hemşirelerin uzmanlaşabilecekleri neredeyse 200 den fazla alan olduğunu belirtmek isterim. Ben şuan için sunum dahilinde anlatabileceklerimin listesi olduğu unutulmamalıdır.
Yazıyı uzattığımın farkındayım. Fakat hani hep diyoruz ya bütüncül bakış sergilemek gerek diye.. Bunun için tabloyu tamamlayalım. Buraya kadar emek verip okuyanların iyiliği için bu gerekli.
Bu yıl ilk defa Türkiye’de tıp programlarına alınan öğrenci sayısı, hemşirelik bölümlerine alınan öğrenci sayısını geçti. Aşağıdaki görselden bunları net görebilirsiniz.
Değişen paradigmalar sadece hemşirelik mesleğini etkilemiyor. Tıp, eczacılık, ebelik vs gibi bölümlerde etkilenmekte. Bu nedenle çok yakın bir zamanda meslekleri yeniden tanımlamaya başlayacağız. Bu sancılı sürece girdik ve süreç çok kızgın, acımasız bir şekilde devam ediyor. İki yıllık bölümlerin lisans programlarını tırmıklaması, lisans programlarının ise kendi içlerindeki uzmanlık alanlarından pay istemesi rol ve görev karmaşalarına yol açacaktır. Alanlar o alanı sahiplenen, o alanda üreten ve hizmet verebilmeyi sürdürebilen mesleklerin elinde kalacaktır.
Mesleklerin birbirine saldırmasını kaleme aldığım bir yazımı buraya iliştireyim. İlgilisine bir şeyler katar.. Bu aralar ise iki yıllık bölümlerin aile sağlığı merkezlerinde çalışan hemşirelerin ve okul sağlığı alanında çalışan hemşirelerin rol ve görev alanlarına saldırdığına şahit oluyoruz. Bu değişim sürecince sessiz kalanlar elinde çay bardağı ile balkonunda etrafa sövüp sayıp boş konuşan kişiler olarak tarihe geçeceklerdir. Lütfen böyle bir tip biri olmayın.
Bu tabloyu buraya asalım. Yeri ve zamanı gelince tekrar konuşuruz. Bunu benimle konuşmak isteyenler bana dijitalhemsire@gmail.com, taneronay@gmail.com ve 0541 667 67 91 cep numaramdan ulaşabilirler.
Burada çoğu konuya ve veriyi aktaramadığımı belirtmek isterim. Çünkü bu konularda uzun uzadıya değerlendirmeler yapmak gerek..
Karmaşıklık dünyasında ayakta kalmak için karmaşık sistemin kurallarını bilerek oyunu kazanmanız olasıdır.
Umarım sizleri sıkmamışımdır. Yorumlarınızı, görüşlerinizi ve katkılarınızı yukarıdaki iletişim numaralarımdan ve aşağıdaki yorum bölümünden iletebilirsiniz.
Güzel günlerin sizinle olması dileğiyle..