ankara escort

gaziantep escortseks hikayeleri

gaziantep escortgaziantep rus escort

https://206.189.84.179/ akurat77 pg slot okay138 daun77 daun77 daun77 daun77 daun77 mulus99 mulus99 https://spvetbd.com/ meriah96 mulus99 tiger178 hokqbet88 hokqbet88 hokqbet88 hokqbet88 akurat 77 https://103.117.57.236/ http://103.172.204.175/ https://104.248.157.40/ https://103.52.115.116/ kuda77 kuda 77 https://195.35.14.131/ rajaolb388 klik388 legend78 mulus99 hokqbet situs toto daftar togel
EĞİTİM

Hemşirelik Camiası Mensuplarının Kendilerine Gelişim Alanı Yaratması Üzerine

Dün Beykent Üniversitesi Hemşirelik Bölümü ve Öğrenci Hemşireler Derneği işbirliği ile düzenlenen 1.Ulusal Hemşirelikte Bilgi Güncelleme Sempozyumu’nda ‘Kendimizi ve Hemşireliği Geleceğe Nasıl Taşıyabiliriz?’ adlı 45 dakikalık bir konuşma yaptım. Bu konuşma sonrasında birçok öğrenci bana nasıl kendimizi geliştirebiliriz vs. gibi yol, yöntem içeren sorular sordu. Bana sorulan soruları gün içerisinde çok fazla düşündüm. Bugün ise bu sorulara genel anlamda cevap olacak bu yazıyı yazma gereksinimi duydum. Umarım hemşirelik camiası mensuplarına fikir verebilir.

Bu yazı başlığın içerisinde yer aldığı gibi HEMŞİRELİK CAMİASI MENSUPLARININ tümü için uygundur. Çünkü ilke düzeyinde vereceğim önerileri uygulamak kişisel bağlamlarda değişiklik yaratmak üzerinedir. Yine bu yazıda sadece gelişim alanı odağında ilerleyeceğimi belirtmek istiyorum. Etkinlikteki konuşmam bunun daha da ötesindeydi.

Hadi başlayalım.

  1. Ben KİMİM? Gerçekten kimsin SEN?

Öncelikle hayatın akışı içerisinde ‘ben kimim?’ sorusunu kendinize soramayabilirsiniz. Çünkü kapitalist yapı kişiyi dışarıdan tanımlamak ve o tanımlara göre hayatınızı yaşamanız üzerine kuruludur. Bir sistemin içerisinde kaçabilmek için öz benliğinize dönmeniz gerekir. Bu çaba ok zorlu bir süreç olabilir. Bu süreci en azından kendinizde başlatabilirseniz hayatınızın farklılaştığını göreceksiniz.

Yukarıda Johari Penceresi’ni görmektesiniz. Bu pencere kendinizi tanımanız ve kendinize gelişim alanı yaratmanız için bireysel çapta genel bir yaklaşım sunmaktadır.

Hani hayata bazen arkadaşlarınıza ‘hayata dar bir pencereden bakıyor’ diyorsunuz ya o pencere bu pencere işte. Bu pencerede 4 alan var. bu alanlar;

  1. Kişinin bildiği ve başkasının bilmediği – ARENA Penceresi
  2. Kişinin bildiği başkasının bilmediği – SAKLI ALAN Penceresi
  3. Kişinin bilmediği başkasının bildiği – KÖR NOKTA Penceresi
  4. Kişinin bilmediği ve başkasının bilmediği – BİLİNMEYEN Pencere

Aşağıda bu yapıyı görselleştirilmiş bir biçimde görebilirsiniz.

johari-penceresi-ogeleri

Bizim kendimizde ilk yapmamız gereken bu pencerenin büyüklüğünü ortaya koymak. Bunlar için birçok yol yöntem var. Benim önerdiğim ise bu tabloyu alarak kendiniz ile ilgili bu tablo karşısında düzenli notlar tutmanız. Gün içerisinde karşılaştığınız sorunlar karşısında bu tabloyu hayal edip, bu tablo üzerinden olay ve konu ile ilgili hangi yönlerde gelişim alanına ihtiyaç var onları tespit etmenizdir.

Burada asıl amaç saptamalarınız ile birlikte kendi pencerenizin alanını genişletmektir. Bunun yapmanız gereken öncelikle ‘MERAK ETMEK’. Kendiniz ile merakınız yok ise bu süreç istediğiniz şekilde yürümeyecektir. Kendi hayatınız üzerindeki merakınız başkaları üzerindeki merakınızı geçmemelidir. Yani sosyal ağlar odağımızı hep dışarıda tutmaya meyillidir. Onlarla başka insanların hayatlarını stolklarız. Bu kendimizden uzaklaşmamıza ve kendimize yabancılaşmamıza neden olur.

2. İçinde Bulunduğun Ortamın / İklimin Farkında Ol

Kendini tanımak, aktüel ve potansiyellerini ortaya çıkarmak çok zor bir süreç olsa da bu süreç kadar diğer bir zor süreç ise içinde bulunduğun BAĞLAMI oluşturan ortamın / iklimin farkında olmak.. Çünkü içinde bulunduğun bu ortam ve iklim senin hayatının tüm durumlarının hem sebebi hem de sonucudur. Bu ortam / iklimde kişiler, kurumlar, kuruluşlar, okulun, iş hayatın, özel hayatın, eğitim hayatın vb. şeylerden oluşur.

Her ne yaparsanız yapın içinde bulunduğunuz bağlamı ele almanız gerekir. Çünkü sizi bağlamınız sizi siz yapar. Bağlamınız davranışınıza ve düşüncelerinize anlam yükler. Çünkü insan bağlam bağımlıdır.

Ayrıca bulunduğunuz ortam / iklim özünde 3 parçaya ayrılır. Bu parçalar;

  1. Konfor alanı – Denge durumu
  2. Meydan okuyucu fakat güvenli alan / Değişim, gelişim ve karmaşıklık alanı
  3. Tehdit edici – Stresli alan / Değişime, öğrenmeye , gelişime kapalı alan

Bu alanları duymuş olabilirsiniz. Özellikle konfor alanını..

Konfor alanı; insanların değişmeye niyet bile etmediği, bulunduğu durumu ve konumu sürdürme çabasında olan kişinin içinde bulunduğu ortam / iklimdir. Konfor alanında olan hemşire etliye sütlüye dokunmayan hatta ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ felsefesini güden kişidir. Bu alandaysanız kendinizi geliştirmez ve gelişim ihtiyacı da duymazsınız.

Meydan okuyucu fakat güvenli alan / Değişim, gelişim ve karmaşıklık alanı ise kendinizi bir amaca ve hedefe yönelik eylem içinde bulduğunuz alandır. Bu alanda düşünmek bile bir eylemdir. Çünkü düşünerek hayatınızda yapacağınız iyileştirmeleri tasarlar ve ona uygun eylem alanları belirlersiniz. Bu alan sizi akış alanı dediğimiz, seri bir şekilde kendinizi geliştirmenizi sağlayan eylemlere yöneltir.

Akış kuramı; Mihaly Csikszentmihalyi tarafından oluşturulmuş bir kuramdır. Yukarıda gördüğünüz mavi alanda bulunduğunuzda yeteneğinize / becerinize uygun hedefler ve mücadele alanı yarattığınızda bu sizi motive ederek deneyimden deneyime koşarsınız. Yeteneğiniz / becerinizin üstünde bir eylem alanı ve hedef varsa bu size endişe verir. Yine yeteneğiniz / beceriniz eylem alanından ve hedefinizden üstte ise sıkılırsınız. Bu sıkılma ve endişe durumu sizi bloke eder ve amaca ve hedefe koşmayı bırakırsınız.

Tehdit edici – Stresli alan / Değişime, öğrenmeye , gelişime kapalı alanda ise kendinizi hiçbir şey yap(a)mayan biri olarak bulursunuz. Burada düşünceleriniz ve eylemleriniz bloke olmuş bir şekildedir. Kendinizi yetersiz hissettiğiniz ve aşamadığınız her zaman diliminde kendinizi tükenmişlik uçurumundan aşağıya atlamış biri olarak görürsünüz. Bazen ise burada içgörü kaybı yaşarsınız. Konfor alanı ile bu alan bir süre sonra flulaşır.

Her hemşirenin burada bilmesi gereken ise mavi alan ile kırmızı alan arasındaki geçiş noktalarını bilip ona uygun yetkinlik ve yeterlik geliştirmektir. Yani karmaşıklığı yönetebilme becerisi buradaki en önemli beceridir. Karmaşık sistemleri anlayarak, sistemin içinde oluşan belirsizlik, çatışma, düzensizlik ve problemeleri akış alanındaki deneyimler gibi görme becerisi edinilmeli. Bu beceriyi edinince karşınıza çıkan deneyimlere farklı bir gözle bakacak ve ona uygun kendinizi geliştirme alanları oluşturacaksınız.

Hemşirelik mesleği mensuplarının her biri nerede olursa olsun karmaşık bir sistemin içerisindedir. Bu sistem içinde etkileşimimiz üzerine düşünürsek deneyimlerimizi tasarlayarak olumlu ve yapıcı geri bildirimler oluşturarak yaşadığımız her günün bir önceki günden daha iyi olmasını sağlayabiliriz.

Karmaşık bir ortamda oluşan her şeyi fırsat mı yoksa tehdit mi algılıyoruz onu içselleştirmemiz gerekmektedir. Bu öncelikle düşünce sistemimizde köklü değişikliklere neden olmaktadır. Bunu yapmak zor değil, yeterli zamanı ve emeği kendinize yatırırsanız başarının inişli çıkışlı yolunda hep ileriye yol alabilirsiniz.

Hemşirelik alanında ülkemizde yapılması gereken o kadar çok fazla iş var ki.. Sadece nerede açık var. O açığı bulup, ona zaman ve emek ayırarak o alanda var olmak çok kolay. Hemşirelik alanında kariyer yapmak isteyen kişilerin konfor alanından çıkıp bir alanda uzmanlaşmak için kendilerine yatırım yapma zamanı geldi. Hatta geçiyor. Bir hemşirelik bölümü öğrencisi bunu artık okurken yapmalı. Klinikte çalışan hemşire bunu klinikte çalışırken yapmalı.. Bulunduğu ortam / iklim bağlamında kendine akış alanı yaratmalıdır. Ben hep öyle yapıyorum. Çalışıyorum, emek sarf ediyorum.

Örneğin, Bu yazıyı yazmama neden olan 1.Ulusal Hemşirelikte Bilgi Güncelleme Sempozyumu’na cumartesi günü evde sıcak bir yatakta yatmak varken tüm gününü bu etkinliğe ayıranla ayırmayan bir olmamalı. Hemşirelik mesleğinin kötüye gidişinin temelinde herkesi bir potada eritmek var. Bunu klinikte hata yapan ve eksik çalışan arkadaşı kollayarak, sınıfta ise kalmasın geçsin diye notunu yükselterek yapıyoruz. Bu adaletsizlik. Hemşirelik mesleğinin içerisine adaletsizliğin sindiğini gözlemliyorum.

Taner Onay: Beni Ben Yapan Şeyler..

Bu yazıyı daha fazla uzatmadan kısaca söylemek istediğim şu.. Yaşadığınız her anı deneyimleştirin, o andan, mekandan, kişilerden bir şeyler öğrenmeye çalışın. Öğrenme sadece hayat boyu sürmez. Hayatın derinliğinde ve genişliğinde öğrenmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü hayat o kadar değerli. Biz de hemşireler olarak o hayatları kurtarmak için çabalayan bir mesleğin mensuplarıyız.

Hayat değerli dostlar, değerini bilin.. Har vurup, harman savurmayın. Çünkü boşa geçen bir saniyenizin bile geri dönüşü imkansız. Kaliteli yaşamak için kaliteli bilgiler edinmeli, onları kaliteli bir şekilde yapılandırmalı ve kaliteli bir şekilde eyleme geçirmelisiniz. Bunu yapmadan geçirdiğiniz her gün sonunda elinizde ince belli bardakta içtiğiniz çayınızla her şeye bahaneler üreten biri olursunuz. Yıllar sonra öyle birine nasıl dönüştüğünüzü bile anlamazsınız. Benden demesi pişman olmayın..

Sevgilerimle.

Taner O. / İstanbul

Yazar Hakkında

Ara?. Gör. Taner ONAY

Dijital Hemşire - Kurucu ve Genel Yayın Yönetmeni

Eğitim:
Lisans - ÇOMÜ / Hemşirelik
Lisans - Anadolu Üniversitesi / Halkla İlişkiler ve Reklamcılık
Yüksek Lisans - KOÇ Üniversitesi / Hemşirelik
Doktora - Marmara Üniversitesi / Tıp Eğitimi

İş Deneyimi:
Amerikan Hastanesi
Koç Üniversitesi Hastanesi

Akademik Deneyimi:
İstinye Üniversitesi Hemşirelik Bölümü - Öğretim Görevlisi
Fenerbahçe Üniversitesi Hemşirelik - Araştırma Görevlisi
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi - Araştırma Görevlisi

Yazı ile ilgili düşünceni belirt