ankara escort

gaziantep escortseks hikayeleri

gaziantep escortgaziantep rus escort

https://206.189.84.179/ akurat77 pg slot okay138 daun77 daun77 daun77 daun77 daun77 mulus99 mulus99 https://spvetbd.com/ meriah96 mulus99 tiger178 hokqbet88 hokqbet88 hokqbet88 hokqbet88 akurat 77 https://103.117.57.236/ http://103.172.204.175/ https://104.248.157.40/ https://103.52.115.116/ kuda77 kuda 77 https://195.35.14.131/ rajaolb388 klik388 legend78 mulus99 hokqbet situs toto daftar togel
EĞİTİM With Audio

Hayat Boyu Öğrenme, Bilgi & Deneyim Ekonomisi, İşbirliği, Tükenmişlik ve Hemşirelik

Merhabalar,

Bu yazımda hemşirelik meslek mensuplarının (öğrenci, akademisyen, klinisyen, yönetici vs.) hemşirelik mesleğine bakışını farklılaştırmak amaçlı iki grafik üzerinden yorumlarımı ve gözlemlerimi aktaracağım. Başlıkta kapsamlı görünen her bir kelimeye ayrı ayrı değineceğiz. Bu yapıyı aynı zamanda ülkemizin genel hali için düşünüp, yorumlayabilirsiniz.

Tezimi hemşirelikte hayat boyu öğrenme alanında yaptım. Tez sürecim boyunca çok farklı aydınlanma anları yaşadım. Bu aydınlanmayı sürdürebilmek amaçlı doktora eğitimimde de bu alanda çalışıyorum. Bu süreç boyunca eğitime karşı bakışım değişti. Eğitimin özünde ideoloji içerdiğini gördüm.

  • Eğitim bireyden geliyorsa, size bireyin ideolojisi çerçevesinde aktarım sağlanıyordur.
  • Eğitim özel bir şirket ve üniversiteden geliyorsa, size o şirketin ve üniversitenin ideolojisi çerçevesinde aktarım sağlanıyordur.
  • Eğitim devletten geliyor ise, size o devletin ideolojisi çerçevesinde aktarım sağlanıyordur.

Bu nedenledir ki, çoğu şirket istedikleri profile uygun elemanları kendi kurdukları üniversitelerde, çoğu devlet ise kendi değerlerine uygun  eğitim kurumlarında kişi yetiştirmektedirler.

Bu durumun sadece bugüne özel bir şey olmadığını da bilmenizi isterim. Çünkü her dönemde bu yaklaşımlar oldu. Burada değişen tek şey ideoloji olarak benimsenen değerlerde olmaktadır.

Günümüzün yapısına baktığımızda küreselleşmenin ve bireyselleşmenin tüm hızı ile yaygınlaşmakta olduğunu görmekteyiz. Bu tüm sabit olduğunu düşündüğümüz yapılarımızı sarsmakta hatta bazen kişilerin, mesleklerin, toplumların içinden tuğlalarını söküp almaktadır (seni sen yapan ve ayakta durmanı sağlayan bir şeyin alınması anlamında kullandım). Bu yeni tuğlaların içimize yerleş(tiril)mesi ile devam eden bir sürece dönmektedir.

Bu yapıya öncelikle hayat boyu öğrenme çerçevesinden bakmak önemlidir. Çünkü öğrenmek insanın temel özelliklerinden biridir.

1. Hayat Boyu Öğrenme

Hayat boyu öğrenme kavramı günümüzün sihirli kelimelerinden biri. Çok fazla kullanıyoruz. Hayat boyu öğrenen yakıştırmalarını da çok fazla duyar olduk.

Hayat boyu öğrenmeyi araştırırken bu kavram yerine hayat boyu eğitim kavramının kullanıldığını gördüm. Aslında bu değişim eğitimin kurumsallaşması ile başlayan bir kökene sahip. Hayat boyu öğrenme kavramı, çağın bağlamına göre sadece şekil değiştirmiş hali diyebiliriz. Burada hayat boyu eğitim ve hayat boyu öğrenme ile ilgili çok şey söyleyebiliriz. Fakat özünde bu değişimin etkeni toplumunun bireyselleşmedir. Yani eğitimin sadece kurumun verdikleri ile değil, kişinin bireysel sorumlulukları ile sürdürmesi ve çağa ayak uydurması için bireysel zamanlarında kendini geliştirmesini ifade eder. Eskiden kurumların verdikleri eğitimler her şeyin garantisi iken günümüzün hızla değişen yapısı ile bu garantiden artık söz edilemez oldu. Bu nedenle son zamanlarda diplomanın öneminin azaldığı söylemleri artmaktadır. Bu arada hayat boyu öğrenme kavramının en fazla Dünya Bankası, OECD gibi ekonomik kurum ve kuruluşlar tarafından kullanıldığını görebilirsiniz. Hatta bu kurumlar her beş yılda bir 21. yüzyıl becerileri gibi listeler yayınlamaktadırlar. Her beş yılda bir bu listedeki becerilerin sıralaması değişmekte ve yeni beceriler eklenmektedir. Aynı zamanda hayat boyu öğrenmenin ekonomik tarafındaki eylemsel düzeyinde olan kişisine ise girişimci dendiğini bilmek gerekir. Girişimciler hayat boyu öğrenen kişilerden olmaktadır. Çünkü bilinmeyen bir şeyi ancak öğrenmeyi öğrenen birey ortaya çıkarabilir.

Related image

Burada hemşirelik açısından vurgulamak istediğim asıl konu hemşirelerin büyük bir çoğunluğunun iyi bir hayat boyu öğrenen olmadıkları ve hayat boyu öğrenmek için ise ciddi bir çaba sarf etmedikleridir. Hemşirelik mesleğinde hayat boyu öğrenme yetkinliğinin kazanılmamasının birçok sebebi bulunmaktadır. Bu sebepler öğrenen özelinden başlayıp, hemşirelik eğitimi ve sağlık hizmeti veren kurumların yönetim ve eğitim yaklaşımlarına kadar geniş bir alandan çıkmaktadır.

Hemşirelik Ulusal Çekirdek Eğitim Programı’nda (HUÇEP) hayat boyu öğrenme bir amaç/çıktı olarak belirtilmiştir. Çoğu hemşirelik bölümünün bu konuda çok büyük eksiğinin olduğunu düşünüyorum. Bu amaç için geliştirilmiş stratejiye sahip okul sayısı elin bir kaç parmağını geçmez.

Burada ciddi bir eleştiri yapmak amaçlı yazdığım ‘Müfredat Yetiştirdik Fakat Hemşire Yetiştiremedik’ adlı yazımı okuyabilirsiniz.

Bireysel çapta ise artık öğrenci hemşirelerin ve sağlık hizmeti sunumunda çalışan hemşirelerin bu sorumluluğu kendi üzerlerine almaları gerekmektedir. Bunun için bireysel zamanlarının olduğunu biliyoruz. Yani günlük gereksiz telefon kullanımını 1 saat azaltıp, onun yerine kendi gelişimine ayırsalar hayatlarında çoğu şey değişebilir.

2. Bilgi & Deneyim Ekonomisi

Tarım toplumu, sanayi toplumu derken çok hızlı bir şekilde bilgi ve deneyim toplumuna geldik. Değişim son yüzyılda çok hızlı gerçekleşti. Bu değişim sadece bilgi yapısında değil, tüm dünya parametrelerinde yaşandı. İmparatorluklar yakıldı, devletler kuruldu, inanç sistemleri sarsıldı, dünya nüfusu katladı vs.

En sonunda tüm bunların hepsini kapsayıcı bir yapıda olduğu düşünülen bilgi üzerine odaklanıldı. Çünkü her şeyin temelinde bilgi vardı. Bilim ve inanç sistemleri de bilgi üzerine inşaa edilmiştir. Örneğin, tüm dinlerin neredeyse emir ve kurallarını içeren kitapları, yazıtları, söylemleri vardır. Her yapı kendi sahip olduğu bilgi ve bilginin kalitesi kadar varlığını oluşturabilir ve sürdürebilir.

Bu arada veri, enformasyon, bilgi, malumat gibi çeşitlemelerin hepsine bu yazıda bilgi kavramı çerçevesinde bakacağım. Yani işe yarar hali ile..

Dünyamızı, toplumları, meslekleri ve bireyleri şekillendiren bilgidir. Bir bilgiye sahip olduğunuzda aynı zamanda bir güce de sahip oluyorsunuz. Bu çağı anlatmak yerine günümüzün en büyük şirketlerinin, ülkelerinin bilgi temelinde yükseldiğini görüyoruz. Bilginin kollektif bir şekilde artmasını sağlayan ise internet olduğunu bilelim.

Aşağıdaki videoda dünyanın en değerli şirketlerinin yıllara göre değişimini çok net bir şekilde görebiliyoruz. Son zamanlarda bilgi üzerine çalışan şirketler neredeyse ilk onu sahiplenir oldu. İlk yıllarında ise daha çok sanayi dönemi şirketleri varken kendilerini güncelleyememe yani hayat boyu öğrenme becerisi kazanamadıkları için çoğu yok oldu.

Dünyanın en zenginlerini hep duyarız. Zenginin parası züğürttün çenesini yorarmış (artık çenemizi değil de parmaklarımızı yoruyor). Bilgi ekonomisi sayesinde zenginlerin nasıl değiştiğini aşağıdaki videodan görebilirsiniz.

İnternet bilgi üretimini ve dağıtımının yani bilgi ekonomisinin temelini oluşturan bir sistemdir. Bu sistemi akıllıca kullanan ülkeler bu yolda hızla ilerlemektedirler. Yani hayat boyu öğrenme maddesinde gereksiz telefon kullanmaya serzenişte bulunmam bu yüzden. Elinde akıllı telefon olabilir, sen değilsen o akıllı telefon hiç bir işe yaramaz.

Sisteme bu kadar makro bakmamın nedeni; değişimin sadece bizi eklemediği, aynı şartların tüm dünya devletleri, toplumları ve meslekleri açısında aynı olduğunu göstermek amaçlıydı. Bu makro bakışı aşağıdaki bağlantılı bir kaç örnekle geliştirmek istiyorum.

Size bir soru sorayım.

Aşağıdaki tablo size neyi ifade ediyor?

Aşağıdaki yanıtlara geçmeden önce üzerine bir kaç dakika düşünün lütfen..

Yukarıdaki tablo üzerine düşündüysek devam edelim.

Bu elementler tablosu diğer adıyla periyodik tablo; gelişmişliği, zenginliği ve refahı temsil ediyor. 

Nasıl mı? Bakalım…

Aşağıda aynı tabloda, hangi elementin hangi devlet tarafından bulunduğu tabloyu görüyorsunuz.

Burada üzerine düşünülmesi gereken durum ise sanayi toplumunun temelinde ham madde vardı. Hatta ham madde bulma yarışı dünyayı bir kaç kere dünya savaşlarına götürdü. Sanayi toplumunda da bilgiyi yani  bulduğu şeyi bir başka şeye dönüştürebilen ve kullanılabilen devletler geliştiler.

Şuan size imkanınız olsa hangi devlette yaşamak istersiniz diye sorsam, büyük ihtimalle yukarıdaki tabloda en fazla element bulan ülkeler ilk sıraları alacaktır.

Devam edelim..

Bu tabloyu bilgi ve deneyim ekonomisi bağlamında yeniden inşaa ettiğimizde karşımıza ise aşağıdaki tablo ortaya çıkıyor.

Bu tabloda ise yine şuan bilgi ekonomisinin temelinde yer alan şirketlerin ve teknolojilerin neredeyse sanayi devrimindeki öncü devletler tarafından üretildiğini, kontrol edildiğini görüyoruz.

Bu tesadüf olamaz.

Çünkü hayat boyu öğrenmeyi öğrenmiş ülkeler ve kişiler bu başarıları bilinçli ortaya çıkarıyorlar.

Yani onlar aslında kendi pencerelerini her zaman genişletmeye çalışıyorlar. Bu konuda yine pencere yaklaşımını da Johari Penceresi ile gösterelim. Herkesin kendine göre hayata baktığı bir penceresi var. Kiminin dar, kiminin geniş..

Burada hayat boyu öğrenen olarak kendi penceremizin sınırlarını hayatımızın her anında ilerletmeye çalışmalıyız. Bunun tersini yaparsak, yani kendi penceremizi genişletemezsek biri gelip bizim camımızı ve çerçevemizi kırarak yoluna devam eder.

Bilgi ve deneyim ekonomisi ile yine hemşirelik mesleği özelinde tekrardan düşünmek gerekiyor.

Biz hemşireler olarak kendi hemşirelik dünyamızdaki periyodik tablomuza neler ekledik? Neleri eklemek için çalışıyoruz? 

Biliyoruz ki çok fazla üretken hemşireler değiliz. Çünkü ülkemizde olan hemşirelik kitaplarının çoğu çeviri, hemşirelik teori ve kuramları arasında kendi ulusal teori ve kuramlarımız yok. Sağlık hizmeti sunarken de böyle.. Kendimizin geliştirdiği iyi uygulamalarımız yok..

130’dan fazla hemşirelik okulunda eğitim veren 2000 civarında akademisyen, eğitim alan 80.000 öğrenci hemşire ve sahada çalışan 200.000 hemşire ile hemşirelik camiası olarak oturup düşünmeliyiz..

Aşağıda ise hayat boyu öğrenme becerisi ile bilgi & deneyim ekonomisi arasında kurduğum ilişkiyi içeren grafiği görebilirsiniz. Grafiği oluştururken içindeki örüntüyü yukarıdaki belirttiğim düşünce yapılarından faydalandım.

Bilgi ve deneyim ekonomisinde en önemli şey bilgi ve deneyim emmektir. Bununla ilgili yazmış olduğum bir yazımı buradan ve aşağıdan okuyabilirsiniz.

Hemşireler İçin Verimli Kitap Okuma Taktikleri

Şimdi gelelim üçüncü maddemize..

3. İşbirliği

Dünyada neredeyse hiçbir başarı tek başına gerçekleştirilmemiştir. Örneğin; bilimin birikerek ilerleyip sonrasında ilerlemediği yerde kırılıma yaşayıp kendine yeni bir alanda ilerleme fırsatı bulur. Çünkü bilim paradigmalar etrafında icra edilir. Çünkü dayandığı temel varsayımlar vardır. Bunlar değiştiğinde yeni bilim akımları oluşur.

Related image

Hala Aristotales’i, Platon’u, Sokrates’i ve diğer nice filozofu ve bunların yanında nice bilim adamını anıyorsak burada işbirliğinden bahsedebiliriz. Çünkü gelişim bir öncesine bağlıdır.

İyi bir şey ortaya koymak istiyorsanız onun bağlamının (zaman, mekan, imkan vs) gibi uygun olması gerekir. Birileri size buluşunuz ve fikriniz için uygun zemini hazırlamış olabilir. Belki siz çok fazla çalışacaksınız ve bir sonuç elde edemeyeceksiniz. Fakat gelecekte sizin çalışmalarınızı gören bir kişi için çalışmalarınız çok değerli ve faydalı olacaktır. Bunun tam bağlamını bilmek neredeyse imkansız. Bu nedenle verimli olmak, bir şeyler üretmek amaçlı her zaman yanımızdaki ile değil, bizden 100 yıl sonra yaşayacak kişi ile de işbirliği yapmalıyız.

Hemşirelik mesleğinde işbirliğinin az olduğunu biliyoruz. Mesleki kollektif yapının oluşmaması bunun göstergesi.. İşbirliği yapmadan başarılı olamayacağını ne yazık ki sizlere burada ifade etmeliyim. Bu konuda yazdığım bir yazımı buradan ve aşağıdan okuyarak ne demek istediğim konusunda ortak bir düşünce içerisinde olabiliriz.

Ayrıca işbirliği yapmadığınız sürece elinizdeki kaynakları maksimum verimde kullanamazsınız. 

Hemşirelikte Birleşip Yükselmek, Yükselip Birleşmekten Daha İyidir

4. Tükenmişlik

Bu maddeye aslında Tükenmişlik demeyecektim. Tükenmişlik yerine Kaynaklar diyecektim. Tükenmişlik dememin nedeni hemşireler arasında çok fazla bilinmesi ve tükenmişliğe farklı açıdan bakmayı sağlamak olarak ifade edebilirim.

Tükenmek..

Tüketmek..

Tüketen..

Tükenmiş..

Her sistem hayatta kalabilmesi ve kendini sürdürebilmesi için bazı kaynaklara ihtiyaç duyar. Bu kaynaklar ile verimli bir yapı kurmaya ve sürdürmeye çalışır.

Sağlık sistemi de bu şekilde..

Sağlık sisteminin kaynakları; maddi ve insani kaynaklar genel anlamda ikiye ayrılabilir. Sağlık sisteminin sürdürebilir kılınması için sınırsız bir kaynağı yok. Burada aslında iktisat bilimi devreye giriyor. Yani kısıtlı imkanlar ile sınırsız hizmet verilemeyeceğinden, kısıtlı imkanlarla en fazla verimi alma adına uğraşlar söz konusu..

Yine size bir grafik ile bunu hemşirelerin tükenmişliğine getireceğim.

Bir kurumun maddi ve insanı kaynakları ile çıktı üretir. İnsani kaynaklarını hemşireler, hekimler, eczacılar, diğer sağlık çalışanları, idari personeller vs oluşturur.

Verimi ve performansı yükseltmek amaçlı kaynaklarınızın sınırsız olması gerekir. Fakat iktisat biliminden biliyoruz ki kaynaklar sınırsız değil. Kurumların belirli bir yere kadar maddi kaynakları vardır. Maddi kaynakları tükettiğinde verimliliği ve performansı artırmak amaçlı insani kaynakları tüketmeye başlar. İnsanlar kısıtlı maddi kaynak altında belirli bir süre performans ve verimlilik artışı gösterseler de insani kaynaklarda sınırlıdır. Yani canına tak ettiği bir yer vardır. Burada ise artık insani sınırların zorlanması ile sağlık çalışanlarında tükenmişlik dediğimiz olgu oluşur. Siz ne kadar zorlarsanız zorlayın artık performans ve verimlilik artışı değil tersine bir akış görürsünüz.

Bu durumda verimliliği ve performansı artırmanın bir başka yolunu ele almanız gerekir. Bu da işbirliğidir.

İşbirliği kısıtlı kaynaklar altında verimli çalışmayı sağlayabilir. Buna en güzel örnek hastanelerde HELP sistemidir. Olmayan hemşirenin yerini onun yerini doldurabilecek başka bir arkadaşının doldurması gibi..

Birbirini motive eden, hastane içinde süreçlerini kolaylaştıran ekip arkadaşları da işbirliği içinde verimli çalışabilirler.

Bu konuda hemşirelik okullarında işbirlikçi öğrenme yöntemleri ile eğitim deneyimleri tasarlanarak bu becerinin temeli atılabilir. Hayat boyu öğrenmede işbirliği içinde çalışmak, takım olabilmek, iletişimi iyi olmak başarının temel anahtarlarından biridir.

Ünlü düşünür Cem Yılmaz’ın taktiği ile Kara Komik Filmler gibi 4 konuyu tek potada eriterek görüşlerimi ve düşüncelerimi sizlere aktardım. Umarım buradan yapacağınız çıkarımlar ile hayatınızda değişiklikler yapmak için kendinize fırsatlar yaratırsınız.

Ayrıca hemşireler olarak artık zarfa değil mazrufa odaklanmamız gerekiyor. Teferruatlarla işin özüne inemiyoruz. 

Sevgilerimle.

Taner O.

Yazar Hakkında

Ara?. Gör. Taner ONAY

Dijital Hemşire - Kurucu ve Genel Yayın Yönetmeni

Eğitim:
Lisans - ÇOMÜ / Hemşirelik
Lisans - Anadolu Üniversitesi / Halkla İlişkiler ve Reklamcılık
Yüksek Lisans - KOÇ Üniversitesi / Hemşirelik
Doktora - Marmara Üniversitesi / Tıp Eğitimi

İş Deneyimi:
Amerikan Hastanesi
Koç Üniversitesi Hastanesi

Akademik Deneyimi:
İstinye Üniversitesi Hemşirelik Bölümü - Öğretim Görevlisi
Fenerbahçe Üniversitesi Hemşirelik - Araştırma Görevlisi
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi - Araştırma Görevlisi

Yazı ile ilgili düşünceni belirt