ankara escort

gaziantep escortseks hikayeleri

gaziantep escortgaziantep rus escort

https://206.189.84.179/ akurat77 pg slot okay138 daun77 daun77 daun77 daun77 daun77 mulus99 mulus99 https://spvetbd.com/ meriah96 mulus99 tiger178 hokqbet88 hokqbet88 hokqbet88 hokqbet88 akurat 77 https://103.117.57.236/ http://103.172.204.175/ https://104.248.157.40/ https://103.52.115.116/ kuda77 kuda 77 slot gacor server thailand situs toto
HABERLER

Geleceğin Liderleri İstedikleri Dünyayı Anlatıyor

Geleceğin liderleri dijital dünyayı daha iyi anlıyor, risk almaktan korkmuyor ve liderliğin doğuştan gelmeyip iyi bir eğitimle kazanıldığına inanıyor. İleride yöneticisi olacakları kuruluşların sosyal konulara duyarlı olmasını, farklılıkları kabullenebilmesini ve yeni trendlerle birlikte değişip gelişebilmesini istiyorlar.

Dünya nüfusunun yapısı hızla değişiyor. 1980-2000 yılları arasında doğan “Milenyum çocukları” ya da daha bilimsel adıyla Y Kuşağı, hayatın pek çok alanında hızla kendilerinden önceki kuşakların yerini alıyor. İş dünyasında da durum pek farklı değil. O kadar ki, 2020 yılına kadar global iş gücünün %50’den fazlasını bu gençlerin oluşturması öngörülüyor. Bu durum, teknolojik gelişmelerin ivme kazanması ve köklü jeopolitik, çevresel ve ekonomik değişimlerle birleşerek, yeni iş trendlerinin ortaya çıkması, stratejik öncelikler ve liderlik algısı konularında jenerasyon farklarını daha belirgin hale getiriyor.

PwC’nin AIESEC iş birliği ile hazırladığı ve yakın gelecekte iş dünyasına liderlik edecek gençler ile bugünün liderleri arasındaki fark ve benzerlikleri ortaya koymayı hedefleyen “Yarının Liderlerinin Bugünü” isimli bir rapor, gençleri bünyelerine katmak isteyen kuruluşlara ve iş dünyasına yön veren liderlere yol gösteriyor.

YÖNETİCİLERE GÖRE RİSK, GENÇLERE GÖRE FIRSAT

Hayatlarının ilk yıllarından itibaren bilgisayar ve akıllı cihazlar ellerinden düşmeyen “dijital yerli” gençler ve farklı teknolojileri hayatlarının ileriki dönemlerinde deneyimlemiş olan “dijital göçmen” liderler son teknolojik gelişmelerin iş dünyası üzerinde yarattığı etkilere karşı farklı bakış açılarıyla dikkat çekiyor. İki grup arasındaki bu fark yeni iş trendlerinin yorumlanması ve ekonomiye olan güven konularında kendini gösteriyor. Araştırmaya katılan genç liderlerin %60’ı ekonomik koşulların önümüzdeki 12 ay içerisinde pozitif bir gelişme göstereceğine inanırken, üst düzey yöneticilerin yalnızca %27’si aynı fikirde. Bu güvenin sebebi gençliğin getirdiği saf bir iyimserlik mi yoksa dijital devrim gibi trendlere dair içgörü mü bilinmese de, bugünün liderlerinin maddi ve stratejik risk olarak gördükleri şeyleri, gençlerin heyecan verici fırsatlar olarak gördüğü aşikâr.

Genç liderler her ne kadar geleceğe dair iyimser bir bakış açısına sahip olsalar da, risk tespiti gibi stratejik konulara çok daha gerçekçi bir şekilde yaklaşıyorlar. Gençler, dijital devrim sürecinde devamlı değişen koşulları iş gelişimi için bir fırsat olarak görürken, üst düzey yöneticiler için bu bilinmezlik ciddi bir risk anlamı taşıyor. Buna göre, kuşak farklılıklarının bu iki grubun risk algısını büyük oranda etkilediği çıkarımını yapmak mümkün. Genç liderlere göre iş dünyasının geleceği için risk oluşturan en önemli faktörler sosyal iktidarsızlık, çevre problemleri ve işsizlikken, üst düzey yöneticiler gereğinden fazla regülasyon, jeopolitik belirsizlik ve dalgalı döviz kurlarını tehdit olarak görüyor. Siber saldırı tehditleri gençlerin %85’i için büyük bir risk iken, üst düzey yöneticiler yalnızca %61’i bu konuda gençlerle hemfikir. Aynı şekilde müşteri beklenti ve davranışlarındaki ani değişiklikler gençlerin %83’ünü tedirgin ederken, üst düzey yöneticilerin %60’ı bu durumun şirketler için büyük bir tehdit oluşturduğu düşünüyor.

GENÇLER LİDERLERİN OLMAZSA OLMAZLARI

Araştırmanın ortaya koyduğu çarpıcı sonuçlardan biri de genç liderlerin özellikle iş dünyasında kendilerinden önceki kuşaklardan çok farklı beklenti ve önceliklere sahip olmaları. Gelecekte liderlik pozisyonlarında göreceğimiz bu gençler rahat bir hayat sürmek, fakat aynı zamanda da kişisel vizyon ve değerlerini yansıtan kuruluşlarda çalışarak kendilerine başarılı bir kariyer inşa etme isteğindeler. Onlara göre kariyer kavramı önceki kuşakların aksine tek bir kurumda yükselmekten ziyade, mümkün olduğunca çok sayıda kuruluşta çalışarak eğitim, uluslararası ve gönüllü deneyimlerle birlikte oluşturacakları bir portföy anlamına geliyor. Araştırmaya katılan gençlerin yalnızca %18’i şu an çalıştıkları kurum ve pozisyonda uzun süreli kalmak düşüncesinde.

Peki, gençler için cazip bir hedef haline gelmek isteyen kuruluşlar nelere dikkat etmeliler? Bu sorunun cevabı gençlerin önceki kuşaklara göre ciddi farklılıklar gösteren kariyer önceliklerinde saklı. Her ne kadar aldıkları maaş tutarı önemli bir faktör olsa da, gençler bağlı olmaktan gurur duyacakları ve kendi değerleriyle örtüşen değerlere sahip bir işveren için çalışmak istiyor. Genç liderler işyeri kültürü ve uluslararası çalışma fırsatları gibi konulara önem verirken, bugünün üst düzey yöneticileri performans yönetimi ve ek haklar gibi daha teknik ve gençler için sıkıcı olan geleneksel iş geliştirme konularına önem veriyor.

Üst düzey yöneticilerin %75’i ve genç liderlerin %61’i yetkin ve değişime açık bir iş gücü yaratmak konusunda hemfikir olmakla birlikte, bu hedefin nasıl başarılabileceği konusunda farklı bakış açılarına sahipler. Gençler şirket içi çalışan çeşitliliği ve kişisel farklılıkların büyük oranda kabul gördüğü bir çalışma ortamı, yeni iş fırsatları yaratımı ve ücret eşitliği konularını bu konudaki en önemli öncelikleri olarak sıralıyor.

Eğitim de genç liderler için olmazsa olmaz bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Genç katılımcıların %64 gibi büyük bir çoğunluğu eğitimin geleceğin liderlerini yaratmak adına en önemli faktör olduğunu söylerken, yalnızca %14’ü aile ve yetişme şekli gibi koşulların liderleri yetiştirmede önemli olduğunu düşünüyor. Fakat asıl düşündürücü olan eğitime bu kadar önem veren bireylerin ülkelerindeki eğitim sistemine güvensizliklerinin de bir o kadar yüksek seviyelerde olması. Katılımcıların %70’i ülkelerindeki eğitimin uluslararası deneyim, eleştiriye açıklık ve etik olmak gibi dijital çağda başarılı olabilmeleri için gerekli yetenek ve donanımı kazandırmak konusunda fazlasıyla yetersiz olmasından şikayetçi.

YEPYENİ BİR PAYDAŞ ALGISI

Global ve anlık olarak değişen iletişim trendlerini çok hızlı bir şekilde algılayıp çözümleyebilen genç liderler, söz konusu trendlerin şirketlerin kamu tarafından algılanış şekillerinde de büyük değişimlere yol açtığının farkında. Bu sebeple, çalışacakları kuruluşların sosyo-demografik ve kültürel değişikliklere hızlı ve etkili bir şekilde adapte olabilmesini istiyorlar. 21. Yüzyılda “başarı” kavramının yalnızca finansal başarı değil, aynı zamanda da şirketlerin hissedarlarının yanında daha geniş paydaş çevresine nasıl katkı sağladığıyla ölçülmeye başlamasının bunun üzerindeki etkisi büyükken, insanlaşma çalışmalarına ve sosyal sorumluluk projelerine ağırlık veren markalar gençlerin istekleri doğrultusunda ilerleme gösteren bu trendi iyi yakalıyor.

Fakat üst düzey yönetici ve genç liderler şirketlerin hissedarlarına mı yoksa paydaşlarına mı daha fazla önem vermesi gerektiği konusunda ilginç bir fikir ayrılığı yaşıyor. Sosyal sorumluluk ve eşitlik konularında oldukça istekli görünen genç liderler %48 ve %46 gibi oranlarla her iki gruba da eşit fayda sağlaması gerektiğini düşünürken, üst düzey yöneticiler %67 ile esas faydanın geniş paydaşlarca hissedilmesi gerektiğini savunuyor.

Bu noktada, genç liderler için yeni bir paydaş algısı oluştuğunu gözlemliyoruz. Her iki grubun tam olarak kimleri paydaş olarak gördüğü birbirinden farklı olmakla birlikte, şüphesiz yaşadıkları fikir ayrılığını da etkiliyor. Üst düzey yönetici ve genç liderleri müşterilerin iş stratejisi üzerinde en güçlü etkiye sahip olduğu ve hükümet tarafından getirilen düzenlemelerin önemli olduğu konusunda hemfikir olsalar da; kuşak farkından kaynaklanan görüş açılarından kaynaklı olarak paydaş kavramını farklı tanımlıyorlar. Genç liderler medya, yerel toplum ve sivil toplum kuruluşlarını paydaş olarak görürlerken, üst düzey yöneticiler için durum böyle değil.

DEĞİŞİM ÇANLARI

Sonuç olarak, geleceğin liderleri daha pozitif bir bakış açısına sahip olmakla birlikte, fırsatları değerlendirmede oldukça ataklar. Bunun yanında toplumsal ve çevresel sorunlara karşı daha duyarlı bir tavır sergiliyorlar. Liderliğin öğretilebildiğine inanıyorlar ve çalışmak için kendi kişisel değerlerini yansıtan şirketleri tercih ediyorlar. Bu araştırmanın sonuçları ışığında bugünün yöneticilerinin, pek yakında kendilerinden sonraki kuşağa bırakacakları iş dünyası adına pek çok çıkarım yapması mümkün.

Bu yazı Bizden Haberler dergisinden alıntılanmıştır.

Yazar Hakkında

Ara?. Gör. Taner ONAY

Dijital Hemşire - Kurucu ve Genel Yayın Yönetmeni

Eğitim:
Lisans - ÇOMÜ / Hemşirelik
Lisans - Anadolu Üniversitesi / Halkla İlişkiler ve Reklamcılık
Yüksek Lisans - KOÇ Üniversitesi / Hemşirelik
Doktora - Marmara Üniversitesi / Tıp Eğitimi

İş Deneyimi:
Amerikan Hastanesi
Koç Üniversitesi Hastanesi

Akademik Deneyimi:
İstinye Üniversitesi Hemşirelik Bölümü - Öğretim Görevlisi
Fenerbahçe Üniversitesi Hemşirelik - Araştırma Görevlisi
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi - Araştırma Görevlisi

Yazı ile ilgili düşünceni belirt