Florance Nightingale, Hemşireliğin kurucusu 12 Mayıs 1820’de İtalya’nın Florence kentinde, zengin, kültürlü, bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Florence bebekken Nightingaleler İngiltere’ye dönmüşlerdir. Baba, kızı için en iyi eğitimi planlamış İtalyanca, Fransızca, Almanca, tarih, felsefe, bilim, müzik, sanat ve klasik edebiyat öğrenmesini sağlamıştır. Küçüklüğünde hasta hayvanlara bakmış, 9 yaşlarında hasta kişilere bakmak isteğini dile getirmiştir.13-14 yaşlarında çevredeki yoksul hastaları ziyaret ederek onlara yardımcı olmaya çalışmış, 20 yaşlarında ailesinden hemşire olmak amacı ile hastaneye gitmek için izin istemiştir.
O çağda saygıdeğer kadınların evin dışında çalışmaları hoş karşılanmadığı özellikle hastanede çalışan kadınların eğitimsiz ve uygunsuz kadınlar olması nedeniyle ailesi kızlarının böyle bir yerde çalışmasını asla onaylamamıştır.
Ailenin kızlarını vazgeçirmek için planladıkları geziler de işe yaramamıştır. Florence bu gezilerden yararlanarak Fransa, Belçika, Almanya İtalya, Yunanistan’daki yetimhaneleri, Mısır ve İskenderiye’deki hastaneleri incelemiştir. Bu gözlemler sonucunda eğitimli kadınların yaşamlarını hemşireliğe adayacağı bir protestan rahibeler gurubu oluşturmayı amaçlamış ve eğitim görmek için Almanya Kaiserwerth’e katılmıştır. Florance burada verilen bazı derslerin ve hijyenin hemşirelik eğitimi için yetersiz olduğunu düşünmüş ve Paris’te bir operatörün yanında rahibelerle çalışmıştır.
Florence Nightingale’in başarı ve mutlulukla sürdürdüğü ilk görevi, soylu kadınların bakımının yapıldığı bir kuruluşun yöneticiliği olmuştur. Kısa süre sonra King Koleji yöneticiliği önerilmiş ve Kırım’a gidinceye kadar bu görevini sürdürmüştür.
1854 yılında Rusya, Fransa, İngiltere ve Türkiye’ye savaş açmış bu savaşta İngiliz askerlerine gösterilen ilgisizlik ve bakımsızlık İngiltere’de öfkeye neden olmuştur. Savunma Bakanı Florence’ye bir grup oluşturarak savaşa gidip askerlere bakım vermesi için bir mektup yazmıştır. Bunun üzerine Nightingale 38 hemşire ile Üsküdar’a hareket etmiştir.
Burada araç- gereç, çamaşır, mutfak, çevre, hijyen, hemşire eksikliği, personel yönetimi ile ilgili sorunlarla karşılaşmış ve bu sorunları çözümlemiştir. Nightingale’in hasta ve yaralılara moral sağlayan gece vizitlerinden dolayı ‘lambalı kadın’ lakabı takılmıştır. Nightingale bu sırada, kısa bir süre için Kırım’a gitmiş, orada tifüs hastalığına yakalanmıştır. İyileşmeden Üsküdar’daki Baraka Hastanesine dönmüş, oradaki hastaların bakımını yapmıştır. 1856 yılından sonra Osmanlı padişahı ve Kraliçe Elizabeth yaptığı bu hizmetlerden dolayı hediyeler vermiştir.
İngitere’de 1860 yılında ST. Thomas Hastanesinde bir hemşirelik okulu açmıştır.
Ancak o zamanki hekimlerin büyük bölümü hemşirelik eğitimi için okulun gereksiz olduğunu düşünmüşse de küçük bir grup hekim iyi eğitilmiş bir hemşirenin hastanın sağlığı açısından önemli yerinin olduğunu savunmuşlardır. Kraliçe Viktorya Florence Nightingale’i çağırarak askeri hastane sisteminde gözlemlediği yanlışlıkları anlatarak bir reform yapma önerisinde bulunmuş, bu onun ilgi alanını başka yöne kaymasına neden olmuştur.
Daha sonra askerî konseye, Kırım Savaşı sırasında ve savaş sonrasında askerî hastanede karşılaştığı durumları anlatan resmî bir rapor hazırladı. Askerî hekimlerin eğitimini geliştirmesi, askerî kışlaların düzeltilmesi ve askerî kuruluşlarda istatistiğin kullanılması gibi değişikliklerin yer almasına yardımcı oldu.
İngiltere’ye döndükten 4 yıl sonra kendi adına kurulan fonda biriken paralarla bir okul kurmuştur. Sağlığının bozuk olması nedeni ile kendisi yerine Sarah Elizabeth Wardroper’u müdür yapmış ve onunla çok yakın ilişkiye girmiş ve okul için gerekli faaliyetleri planlamıştır.
1873 yılında Amerika’da 3 hemşire okulu kurulmuştur. Bunlar; Bellevue, Connecticut ve Boston hemşirelik okullarıdır. Yöneticileri Nightingale’den yararlanmışlardır. 1910 yılında ölmüş ve ailesinin bulunduğu Hampshire’deki East Willow’a gömülmüştür.
Nightingale’in doğum günü 12 Mayıs tüm dünyada hemşirelerce Hemşirelik Haftası olarak kutlanmaktadır.
Florence Nightingale, hemşireliği bağımsız bir meslek olarak gören hemşireliğin yalnız yetenekli, nitelikli bireylere açık olması ve örgün eğitim sonrası yapılması gerekliliğine inanmıştır. Bununla birlikte parlak zekâlı, inandıkları uğruna çaba harcayan savaşçı ve hasta bakımında önemli rolü olduğuna inandığı hemşireliği her yerde savunan bir liderdir.